top of page

Bir kıta yandı, peki şimdi ne olacak?

Yine bir doğa faciası, yine sosyal medyada paylaşılan milyonlarca fotoğraf, haber ve yine “bir şeyler yapmamız lazım” diye panikleyen insanlar.


Peki ya sonra? 


Sonra her zaman olduğu gibi yine gündem değişecek, paylaşılacak başka konular çıkacak ve geleceğe dair kaygıların yerini günlük telaşlar ve “dünyayı ben mi kurtaracağım” düşüncesi alacak… Ta ki bir sonraki doğa faciasına kadar! 


Bu filmi aslında çok gördük ama bir şey olmaz sandık. Ama artık bilimsel veriler açık ve net: şu anda +1°C olan küresel ısınma maksimum 1.5°C’de sınırlı tutulmazsa dünyayı gelecekte çok daha fazla kuraklık, açlık, sel, yangın ve fırtına gibi felaketler bekliyor.

Artık “benim bir hareketimle bir şey değişmez ki” düşüncesini bir kenara bırakalım ve hayatımızda yapabileceğimiz küçük ve sürekli değişimlere odaklanalım. 


A) Enerji tüketimi: Sera gazı emisyonlarının %72’sinin kaynağı enerji sektörü. Peki bu konuda bireysel olarak ne yapabiliriz? 


  1. Boşa enerji tüketmemek: Bunun için çamaşır/bulaşık makinesini tam dolu çalıştırabilir, çamaşırları makinede kurutmak yerine eski yöntem çamaşır teline asarak kurutabiliriz. (Kurutucu makineler, çamaşır makinesine göre 5 kat daha fazla enerji tüketiyormuş!) Açık lambaları söndürmek, kullanmadığınız elektronik cihazları fişten çekmek, bir kat için asansör yerine merdivenleri kullanmak (hem biraz hareket olur) yapabileceğimiz kolay değişiklikler arasında.

  2. Olabildiğince az araba kullanmak: Toplu taşımayı tercih edebiliriz. Yeni araç almayı düşünüyorsanız da hibrit araçları tercih edebilirsiniz. 


B) Gıda tüketimi: Sera gazı emisyonlarının ikinci en büyük kaynağı gıda sektörü, özellikle de et ve süt ürünleri üretimi. Bu konuda da bireysel olarak yapabileceğiniz en önemli şey:


  1. Her türlü hayvansal gıda tüketiminizi minimuma indirmek. Tamamen vegan veya vejeteryan bir diyet bazı insanlar için fazla kısıtlayıcı ya da ürkütücü olabilir. Et tüketimini önemli ölçüde azaltıp, daha çok sebze ağırlıklı beslenmeye çalışan insanlar kendilerini “Flexitarian” olarak tanımlıyor. “Ya hep ya hiç” yerine “hayvansal gıda tüketimimi ne kadar azaltsam kardır” ilkesini benimseyebilir ve daha çok sebze ağırlıklı beslenebilirsiniz.


C) Genel tüketim: 


  1. Daha az alışveriş yapmak: Bir yıl içinde aldığınız ürün sayısını (giyecek, aksesuar, ev eşyası) olabildiğince azaltmak. Bir daha kendinizi bir mağazanın içinde elinizde ürünlerle kasaya doğru ilerlerken bulduğunuzda kendinize şunu sorun: Buna ihtiyacım var mı? Bunu bugün almazsam, yarın eksikliğini hisseder miyim? Bunun yerine kullanabileceğim hali hazırda sahip olduğum bir ürün var mı? 

  2. Tek kullanımlık ürünleri olabildiğince kullanmamak: Bazı yerlerde kola, soda veya ayran istediğinizde otomatik olarak verdikleri pipetlerihemen iade edin! Veya kahve aldığınızda eğer kahvenizi oturarak içmeyi planlıyorsanız karton bardak yerine kupada tercih edin; sadece karton bardakta veriyorlarsa plastik kapağını almayın. “Bunları ben zaten yapıyorum, başka ne yapmalıyım” diyorsanız da yanınızda kahve/çay için küçük bir termos taşımayı deneyebilir, kahvenizi kendi termosunuza hazırlamalarını rica edebilirsiniz.

  3. Eskiye dönüş: Plastik şişe içinde gelen sıvı sabunlar yerine ambalajsız veya kağıt ambalajlı kalıp sabunları tercih edin. Kalan yemekleri saklamak için plastik buzdolabı poşetleri veya streç film yerine olabildiğince saklama kabı, kavanoz veya derin bir çanağın üzerine tabak kapatmayı tercih edin.

  4. Var olanı tamir etmek, yenilemek, ve yeniden kullanmak: Arada dolabınızın arkalarında kalmış olan şeyleri çıkartıp bakın. Sahip olduğunuz fakat uzun süredir kullanmadığınız bir eşyanız tekrardan hoşunuza gidebilir veya ona yeni bir kullanım alanı bulabilirsiniz. Belki de modası tekrar gelmiştir.😊

  5. Yeni bir şey almanız gerekiyorsa da yerel üretilen ürünleri tercih etmek: Almayı düşündüğünüz bir ürünün etiketini kontrol edin. Çin’de veya Pakistan’da üretilmişse onu bırakın ve mümkünse yerel üretilmiş bir ürünü tercih edin. “Zaten üretilen üretilmiş, benim alıp almamam neyi değiştirecek” demeyin, üreticilere yön veren tüketicilerin istekleri. Eğer bir marka tüketicilerinin sadece yerel üretilen ürünleri tercih ettiğini fark ederse, üretimini bu şekilde değiştirmeye teşvik olur.


Önemli olan her şeyi her an kusursuz bir şekilde yapmak değil, bir yerden başlamak ve devam ettirmek. 2000’lere ve 2010’lara tüketim çılgınlığı damgasını vurdu, 2020’lere ise umarım minimum tüketim damgasını vurur. ~n 



Image by Paul Weaver

Haftaya pazar e-mail kutunuzdayız!

bottom of page