Türkiye’de yaşarken oldukça kanıksadığım, yurt dışında yaşarken ise ne kadar büyük bir lüks olduğunu fark ettiğim bir şey deniz tatili.
Mayıs-Haziran aylarında Türkiye’de yaşayan hangi arkadaşımla konuşsam neredeyse herkesin yaz tatili planları kesinleşmiş oluyor. Bu planlar genelde 2-3 farklı tarihte bir yerlerde deniz tatili şeklinde oluyor. Deniz tatili deyince de istikamet tabii ki ya Ege ya da Akdeniz.

İngiltere, Hollanda, veya Almanya gibi yerlerde yaşayan insanlar ise genelde bütün yaz 1 deniz tatilini (o da büyük ihtimalle İspanya, İtalya, Yunanistan veya Türkiye’de) iple çekiyorlar. Yaz aylarının geri kalanında ise kendi ülkelerinde varsa bir sahil şeridi oraları dolduruyorlar. Ama oralara da deniz demeye bin şahit ister.
Özellikle İngiltere dört yanı denizlerle çevrili olup güzel sahil yoksunu olan şanssız ülkelerden. Şu ana kadar İngiltere sahillerinde duyduğum bir yer haricinde (merak edenler için o yer Cornwall) daha iç açan bir deniz görmedim duymadım. Ama İngilizlere ya da İngiltere’de yaşayan Kuzey Avrupa vatandaşlarına sorsanız size “çok güzel deniz”, “mutlaka git!” diye dört beş yer sayabilirler. Saflığıma gelip o tavsiyelere kanarak gittiğim ama denizi gördükten sonra arkama bile bakmadan kaçtığım oldu. Zaten ondan sonra da Kuzey Avrupalılardan deniz tavsiyesi alınmaması gerektiğini anladım! Başka bir sefer Hollandalı bir arkadaşımla denize gidip “Bu denize anca 10 üzerinden 6 puan veririm” dediğimde arkadaşımın yüzündeki şaşkınlığı da unutamıyorum. “Neden 6 puan veriyorsun?” diye sorduğunda da suyun bulanıklığından başlayıp dipteki yosununa kadar her bir kusurunu sıraladım. O gün bir Türk olarak deniz konusunda aslında ne kadar şımarık olduğumu fark ettim!
Fakat geçenlerde gördüğüm bir haber denizlerimize ne kadar iyi baktığımızı bir kez daha sorgulattı. Haberin konusu Aliağa Gemi Söküm Tesisleri. Pandemiyle birlikte işleri durma noktasına gelen uluslararası gemi seyahat (cruise) şirketlerinin çoğu zararlarını bir nebze azaltmak için geçtiğimiz sene gemilerini parçaları için satmış. Bu da Aliağa tesislerinde parçalanacak tekne sayısının artmasına neden olmuş. Video‘da bu tesislerde her ne kadar Avrupa Birliği regülasyonlarına uygun kapsamlı önlemlerin alındığı söylense de Ege Denizi gibi dünyanın sayılı güzel sahillerinden birinde gemi parçalanıyor olmasını açıkçası benim aklım hala almıyor! Çok karlı bir iş olduğunu tahmin ediyorum ama o kar hesaplamalarına oradaki denize ve sahillere verilebilecek olası zararlar katılıyor mu merak ediyorum. Umarım bütün bunlar göz önünde bulunduruluyor ve olabilecek en üst seviyede önlemler alınıyordur. Zira herhangi bir kazanın ordaki doğaya verebileceği zararı düşünmek bile istemiyorum! ~n