Korona devam ederken evlerimizde stres, anksiyete, sıkıntı ve yorgunluk içinde oturuyoruz. Peki uyanık olduğumuz tüm o saatler boyunca hissettiğimiz tek şey bu olumsuz deneyimler mi? Kahkaha attığımız, çok sevdiğimiz birinin yüzünü gördüğümüz, çay demleyip keyif yaptığımız anlar da var elbette. Genel atmosfer ne kadar zor olursa olsun, bir dolu minik pozitif an da yaşıyoruz.
Bilim insanları insan beyninin evrilirken bir olumsuzluk yanlılığı oluşturduğunu düşünüyor. Başımıza gelen olumsuz olaylara zihnimiz, ayakkabılarımızdaki cırt cırtların birbirine yapışması gibi yapışıyor. Bir köpek sizi bir kere ısırırsa, hayatınızın geri kalanını bu tekrarlanır mı diye etrafınızı tarayarak geçiriyorsunuz. Zihniniz bu ihtimale gereğinden fazla odaklanıyor, sisteminiz gereğinden daha fazla reaksiyon veriyor ve hassaslaşıyorsunuz. Evrimsel olarak bunun sebebi sizi korumak, fakat başımıza minik dozda birçok olumsuz olayın geldiği modern hayatlarımızda bu sistem biraz “fazla” çalışıyor.
Deneyimlediğimiz olumlu anlar ise (sevgi, şefkat, şükran, nezaket, sakinlik, neşe gibi) yapışmayan teflon tavalar gibi yapışmıyor. Az önce attığınız o kahkahayı çabucak unutuyorsunuz, içtiğiniz keyif çayının ilk yudumundan sonrası kayıp. Beyinlerimizdeki bu evrimsel yanlılığı dengelemek için, yumuşak bir çabayla hem daha çok olumlu deneyim yaşamamız hem de yaşadığımız olumlu anları daha kalıcı yapmamız gerekiyor.
Amerikan psikolog Dr. Rick Hanson, yaşadığımız olumlu deneyimlerimizi derinleştirmenin, öğrenme bilimiyle desteklenen 7 yolu olduğunu söylüyor:
Olumlu deneyimin süresini arttırın. Sevdiğinizin yüzüne uzun uzun bakın. Çayın sadece ilk yudumunu değil, tüm bardağını tadın. Camdan süzülen güneş ışınlarının cildinize temasını, mum ışığının duvardaki yansımalarını uzun uzun izleyin.
Olumlu deneyimin yoğunluğunu arttırın. O sevginin, o tadın, o ışığın etkilerinin derinleşmesine izin verin. Bu olumlu deneyimin bütün benliğinizi kapladığını, derinleştiğini, yoğunlaştığını hayal edin.
Olumlu deneyimi zenginleştirin. O sevgiyi hissederken bedeninizde neler olup bitiyor? Sevgiyi vücudunuzun neresinde, ne şekilde, hangi renkte, hangi dokuda hissediyorsunuz? Elinizle o duygunun en yoğun olduğu yere dokunun. Kendinize “Umarım bunu daha çok hissederim” gibi bir dilek fısıldayın.
Olumlu deneyime yeni gözlerle bakın. Beynimiz yeni olan şeyleri daha kolay öğreniyor. Sevdiğinizin yüzünde yeni bir detay fark edin. Çayın aromasını, sanki daha önce hiç çay içmemişsiniz gibi, yeniden keşfedin.
Bu deneyimin sizin için önemini fark edin. Sevgi dolu, keyif dolu, nazik bir insan olmak sizin için neden önemli? Bu yaşadığınız anın sizin için anlamı ne?
Niyet edip, teslim olun. Bu olumlu anın sizde kalıcı bir özelliğe dönüşmesini dileyin, buna tüm içtenliğinizle niyet edin. Sonra da buna izin verin, bu deneyime tamamen açıldığınızı, teslim olduğunuzu hissedin.
Keyfi takip edin. Bize, toplulumuza iyi gelen sevgi, şefkat, şükran, nezaket, sakinlik, neşe gibi özellikler, beynimizdeki ödül ve zevk merkezlerini harekete geçiriyor. Evrimsel olarak bize iyi gelen bu davranışlardan zevk almaya meyilliyiz. Verici, nazik bir insan olmak çok keyifli değil mi? Bu zevki peşini bırakmadan takip edin.
Minik olumlu anları derinleştirdiğiniz keyifli bir hafta olsun! ~z