top of page

Kalpte ve Zihinde Bir Nevi Buluntu: Ubuntu

Ubuntu’yu bir işletim sistemi (örneğin Windows) olarak duymuş olabilirsiniz. Windows’un aksine ücretsizdir ve açık kaynak prensibiyle çalışır. Ubuntu’nun ilk sürümü 2004 yılında yayınlanmış, sanırım üniversite yıllarımda etrafımda Ubuntu kullanan 1-2 kişiyi hatırlıyorum, fakat kelimeyi hafızamın derinliklerine gömmüşüm.

Kelimeyle yeniden karşılaşmam, Netflix’te yayınlanan The Playbook – Oyunun Kuralları belgesel serisinin Doc Rivers bölümünde gerçekleşti. Doc Rivers, eski bir NBA oyuncusu ve Boston Celtics, LA Clippers gibi birçok önemli basketbol takımının koçluğunu yapan bir kişi. İlgili bölümde, onu ve takımlarını başarıya götüren perspektifleri sırasıyla özetliyor. Bu perspektiflerin biri ise “Ubuntu'yu yaşamak”.

Peki nedir gerçekte, bu işletim sistemine de adını veren, Ubuntu? Afrika kökenli bir felsefi inanış olan Ubuntu’yu “ben, ‘biz’ olduğumuz zaman benim” şeklinde özetleyebiliriz. Bu bakıma, Amerikan bireyselliğinin tam tersi. Başarıda, üzüntüde, mutlulukta daha bütünsel düşünebilsek, bugün iş hayatında ya da politikada daha az sorun yaşarız. İnsanlarda kusur aramaz, kendimizi öne çıkarmaz, bireysel avantaların peşinde koşmayız.


Nobel Barış Ödüllü Desmond Tutu: “Ubuntu'ya inanan bir insan diğerlerine açıktır, diğerlerine olumludur, diğerleri iyi ve yetenekli olduğunda tehdit altında hissetmez, onun daha büyük bir bütünün parçası olduğunu bilmekten gelen bir özgüveni vardır ve diğerleri aşağılandığında, küçük düştüğünde, zulme uğradığında ya da ezildiğinde kendini de aşağılanmış hisseder.“

Aslına bakarsanız, Ubuntu; yardımsever, misafirperver, evindeki bir kap yemeği komşusuyla paylaşan Anadolu insanının öz değerleriyle çok uyuşuyor. Son günlerde hepimizin yüreği, İzmir depreminden etkilenen tanımadığımız insanlar için sıkışıyorsa, ülkenin dört bir yanında yardım kampanyaları düzenleniyorsa, birçoğumuzun kalbinde Ubuntu var demektir. Fakat deprem gibi bir konuda bile, kişisel şovlar yaratan, akıl almaz ithamlarda bulunan; açın halinden anlamayan, suçlayıcı, menfaatçi insanları ve hatta siyasi figürleri görünce, “Hani nerede Ubuntu?” diyorum.

Halbuki Ubuntu, o kalbi kararmış insanlarda yaşayamıyor belli ki.

Ama hala iyiliğe, birliğe inanan benim, senin, onun ve bizim için hiçbir zaman geç değil. Belki bazı durumlar için çok naif bir dilek bu, ama birileri de inanmalı sanırım. Onlar neden “biz” olmayalım ki? ~e


Sizlere Ubuntu'yu hatırlatacak birkaç öneri: Gerçek bir hikaye anlatan ve mükemmel bir yapım olan Ford v Ferrari filmi Koşu gibi bireysel bir sporda bile biz > ben


Son Yazılar

Hepsini Gör

Tüketim Ekosisteminin İçinden 2 Umut

Bir yanda · Beklenen mega indirimler · Çılgın cumalar · Sonu gelmeyen ‘son fırsatlar’ Diğer yanda yaşadığımız ekonomik krizin sancılarıyla; · Stoklanan deterjanlar, tuvalet kağıtla

Image by Paul Weaver

Haftaya pazar e-mail kutunuzdayız!

bottom of page