Bir konuyu ya da bir kişiyi tutkuyla sevmek her zaman çok saygı duyduğum ve imrendiğim bir durum olsa da, iş fanatizm boyutuna vardığında bende tehlike çanları devreye giriyor. Bir takıma, bir lidere veya bir fikre fanatik olan kişilerin kimi durumlarda kontrol dışına çıkabildiğini gördüğüm için, sanırım o ince ve tehlikeli fanatizm hattında yürümekten de yürüyenlerden de çekiniyorum. Geçtiğimiz günlerde Netflix’teki İsveç yapımı Kalifat dizisini de izleyince, yine IŞİD ve din kisvesi altında yapılan fanatik terör eylemleri bende 2 konuyu tetikledi.
Birincisi beyin yıkama konusu. Sistematik taktikler ve propaganda ile beyin yıkayanların alanına hiç girmiyorum. Ben daha çok beyni yıkanan kişileri düşünüyorum. Diziyi izlerken de, ailesiyle problemli, sevgi ya da bağlanma problemi yaşayan, aidiyet hissetmeyen kişilerin zihin kontrolüne daha meyilli olduğunu görebiliyorsunuz. Peki bahsettiğim psikolojik durumların ciddiyeti ne boyutta olmalı ki, birileri gelip sizin beyninizi yıkayabilsin? Eminim ki; yaş, eğitim, hayatta tutunacak bir dalın olması bu olasılığı düşürecektir ama ufacık bir boşluk ya da gaflet anı, bizi, hiç ummayacağımız bir şekilde sistematize bir algı operasyonunun kurbanı yapmaya yeter mi? Peki daha günlük hayata indirgersek, şu anda bile, belki risksiz gözüken irili ufaklı konularda beynimiz yıkanıyor mu? Geleneksel ya da sosyal medyanın mesajlarına tam olarak ne kadar korunaklıyız?
İkincisi ise, dizinin de bir bakıma yaptığı coğrafya ve kültür propagandasının bendeki etkileri. Ben, şahsen Doğu ve Batı’nın arasına sıkışmış bir ülkede yaşadığımı hissediyorum. Ağırlıklı olarak Müslüman bir toplum olduğumuz için de, “Batı” gözünden yapılmış çoğu yapımda, Türklerin de o “Şark” kesimine yakın konumlandırıldığını hissedersem, bir anda geriliyorum. Dizide benim hatırladığım kadarıyla, herhangi bir Türk aleyhtarı tutum yoktu, ama bir ara İstanbul’a uçakla inilmesi, Suriye’ye Türkiye’den geçiş yapılması vs aslında, bu sıcak gündeme ne kadar da yakın olduğumuzun bir göstergesiydi belki de… Böyle durumlarda, objektif bakmaya çalışsam da, sanırım ister istemez kendimizi savunma içgüdüsüne kapılıyorum.
Sözün özü, bence güzel yapım, hala izlemediyseniz listenize ekleyebilirsiniz. ~e