Uzun zamandır kitap okumak istediğim zaman elim hep kurgusal olmayan (non-fiction) kitaplara gidiyor. Ancak yeni birşeyler öğrenme motivasyonum genelde kitabın ortalarına doğru sönüyor. Çünkü çoğu non-fiction kitap bir ana fikir üzerine kuruluyor ve kitabın ortalarına kadar sürükleyen bu ana fikir bir yerden sonra tekrara düşmeye başlıyor gibi geliyor. Genelde non-fiction kitapların sonunu zor getirdiğim için de başkalarına tavsiye etme konusunda çok heyecanlı olmuyorum.
Yakın zamanda okuduğum bir kitap bu duruma bir istisna oluşturdu ve kısa zamanda çevremdekilere şiddetle önerdiğim bir kitap haline geldi. Kitabın adı Extreme Economies (sanırım kitabın daha Türkçe çevirisi yok ama Uç Noktadaki Ekonomiler olarak çevirebiliriz). Kitabın yazarı Richard Davies bir ekonomi profesörü. Zamanında İngiltere Merkez Bankasında ekonomist olarak çalışmış ve The Economist dergisinde de ekonomi editörlüğünü yapmış.
Ekonomi deyince gözünüz korkmasın ama. Öyle akla sıkıcı ve uzun teknik ekonomi bilgisi gerektiren yazılar da gelmesin. Kitap size bir nevi dünya turu attırarak farklı coğrafyalarda insanın hayatta kalma savaşını anlatıyor. Nasıl mı? Şöyle anlatayım.
Kitap üç bölüme ayrılıyor. İlk bölümde büyük bir travma sonrası tekrardan inşaa edilen üç uç ekonomiyi ele alıyor. Örneğin büyük bir tsunami felaketinde yerle bir olan Endonezya'nın Banda Aceh adlı şehrinin küçük esnafının ekonomiyi yeniden nasıl canlandırdığını, dünyanın en büyük mülteci kamplarından biri olan Zaatari'de herşeyini geride bırakmış insanların nasıl suni ama bir o kadar da gerçek bir şehir ekonomisi kurduğunu, ve çoğu müebbet hapis ile cezalandırılmış Louisiana hapishanesindeki mahkumların hapishanede nasıl kendi yarattıkları para birimi ve piyasayla hayatta bir amaç edindiklerini anlatıyor.
İkinci bölüm ise batan ekonomiler bölümü. Büyük kaynaklara ve stratejik coğrafyalara sahip olmalarına rağmen büyük çöküş yaşayan üç ekonomiyi anlatıyor. Bunlardan benim en çok ilgimi çeken İskoçya'nın Glasgow kenti oldu. Bir zamanlar Londra'dan çok daha zengin Dünya'nın merkezi statüsündeki bir şehirden yüksek intihar oranlarıyla anılan bir şehre dönüşen Glasgow'un çöküş hikayesini anlatıyor.
Kitabın son bölümü ise gelecekte çoğu ekonominin yaşayacağı üç ana trendin günümüzdeki uç örneklerini işliyor. Yaşlanan toplumları anlamak için okuyucuyu Japonya'nın Akita şehrindeki yaşama, artan eşitsizliğin toplumu nasıl etkilediğini anlamak için Şili, San Tiago'ya, dijitalleşen ekonomilerin gelecekte nasıl görüneceğini anlamak için de Estonya'nın başkenti Tallinn'e götürüyor.
Baştan sona bir dünya turu tadında olan bu kitaptan hem insana hem ekonomiye dair çok şey öğrendim. Meraklılara şiddetle tavsiye ederim. ~n