top of page

"Balina" Üzerinden Türkiye'de Obezite

Bu hafta İKSV galaları kapsamında, pek yakında gösterime girecek olan “The Whale” (Türkçe’ye çevrilen adıyla “Balina”) filmini izleme şansım oldu. Film, “Bir Rüya için Ağıt” “Siyah Kuğu” veya “Şampiyon” filmlerini de yöneten Darren Aronofsky’nin imzasını taşıyor.


Film beni oldukça etkiledi. Filme dair herhangi bir ipucu vermek istemem, ama filmin sizleri din, cinsel yönelimler, ilişkiler, özgüven, Amerikan kültürünün bireyselliği ve dürüstlük gibi kavramlar hakkında düşündüreceğini söyleyebilirim. (İzlediğinizde fikir alışverişi yaparsak çok güzel olur!)



Filmin neredeyse tamamı tek bir mekanda geçiyor. Filmin, ölümcül obezite noktasına gelen ana karakterinin, o ev içerisindeki hareket edişleri / (ya da aslında hareket edemeyişleri) ruhumu sıkıştırdı dürüst konuşmam gerekirse. Filme girmeden önce iştahla kokoreç yemiştim ve sevgilime ‘bu aralar iştahım çok açık’ vs diye espri yapıyordum. Film boyunca o kadar daraldım ki, bırakın iştahımın kaçmasını, birkaç gün yemek yiyemem sandım. (Başroldeki Brendan Fraser, film için kilo almış ama filmde yer alan görsel efektlere ve makyaja ek olarak protezler de kullanmış. Ki kullandığı (kimi zaman 100 kg’ı bulan) bu protezler sayesinde, bedeninde o ağırlık hissini hem daha fazla özümseyebilmiş, hem de obez bireylerin aslında ne kadar güçlü olmaları gerektiğinin farkına varmış.)


Filmi izlememin üstünden birkaç gün geçmişti ki, ne yazık ki bu sefer Türkiye’nin 2030 yılındaki obezite projeksiyonuna dair bir tweet ile karşılaştım. Öngörülen verilere göre, 2030 yılında yetişkinlerin %42’si obezite problemiyle boğuşuyor olacak. Bu alarm veren tablonun, çocuklara ilişkin boyutu da ne yazık ki benzer bir olumsuz resim çiziyor. 2010-2030 yılları arasında değerlendirildiğinde, çocuk obezitesinin yıllık artış yüzdesi %3,8 seviyesinde.


Mevcut ekonomik durumun bu rakamları iyileştirmediği de aşağıdaki tablolar ile ortada. (Kaynak: World Obesity Türkiye Verileri) Geçinebilmek için daha çok ekmek ve karbonhidrat ürünü tüketmeye mecbur bırakılan; seçim dönemlerinde makarna ile avutulan kişilerin, yetersiz hareket sonucunda çok kilolu ya da obez olmaları doğal bir sonuç oluyor ne yazık ki.


Herkesin 34-36 beden olmasına gerek yok tabii ki, ama sağlık için bedenimize, kilomuza özen göstermemiz bir ihtiyaç. Başkaları için değil, önce kendimiz için bunu odağımız haline getirmeliyiz ve her gün yeniden, tekrar bu özeni kendimize hatırlatmalıyız. Sizin sağlıklı beden pratiğiniz için yaptığınız faydalı, hayata entegre etmesi kolay ne aktiviteler var? Paylaşmaya ne dersiniz? ~Ece


Image by Paul Weaver

Haftaya pazar e-mail kutunuzdayız!

bottom of page